-
1 nahe
nahe gelegen yakın(lar)da;jemandem nahe kommen b-ne yaklaşmak;jemandem etwas nahe legen b-ni bş-e ikna etmek; bş-i b-nin aklına yatırmak;nahe liegen akla yakın olmak; stärker apaçık ortada olmak;nahe liegend akla yakın; (bes)belli;jemandem zu nahe treten b-ni incitmek;nahe verwandt yakın akraba;den Tränen nahe gözleri dolu dolu;ich war nahe daran, ihn zu ohrfeigen onu az kalsın tokatlayacaktım;in naher Zukunft yakın gelecekte -
2 nah
nah(e) <näher, am nächsten> [na:, 'na:ə]I adj1) ( räumlich) yakın;\nah sein yakın olmak;der N\nahe Osten Yakın Doğu;von \nahem yakından2) ( zeitlich) yakın;die \nahe Zukunft yakın gelecek\nahe Verwandte yakın akrabalarII adv\nah an [o bei] yakınında;\nah beieinander birbirine yakın;von \nah und fern yakından ve uzaktanmit jdm \nahe verwandt sein biriyle yakından akraba olmak -
3 готовиться
hazırlanmak,hazırlık yapmak; yakın olmak,yaklaşmak* * *1) hazırlanmak; hazırlık yapmak / görmekгото́виться к сва́дьбе — düğüne hazırlık görmek
гото́виться к отъе́зду — yolculuk hazırlığı yapmak
2) (надвигаться, назревать) yakın olmak, yaklaşmakгото́вилась гроза́ — neredeyse fırtına kopacaktı
-
4 граничить
1) sınırı / sınırdaş olmak2) перен. yakın olmakэ́то грани́чит с безу́мием — bu, deliliğe yakın bir şey
-
5 подходить
1) yaklaşmak; yanaşmak; (yanına) gelmek, (yanına) sokulmak; (yanına) varmakк нам подошла́ де́вушка — yanımıza bir kız geldi / sokuldu / yaklaştı
я подошёл ещё на шаг — bir adım daha yaklaştım / sokuldum
она́ подошла́ к зе́ркалу — aynanın karşısına geçti
мы подошли́ к окну́ — pencereye yanaştık
к телефо́ну он не подошёл — telefona gelmedi / çıkmadı
к горя́щему до́му нельзя́ бы́ло подойти́ — yanan evin yanına varılamıyordu
ка́тер не мог подойти́ к при́стани — motor iskeleye yanaşamıyordu
враг подошёл к са́мому го́роду / к сте́нам го́рода — düşman şehrin kapılarına dayandı
2) gelmekтут мы подхо́дим к о́чень ва́жному вопро́су — burada çok önemli bir soruna geliyoruz
3) yaklaşmak, yaklaşım yapmak, yanaşmakподойти́ к пробле́ме с объекти́вных пози́ций — soruna nesnel bir tutumla yaklaşmak
4) yakın olmakго́ры там так бли́зко подхо́дят к мо́рю, что... — oranın dağları deniz sahiline öylesine yakındır ki...
5) gelmek; olmakподошёл ве́чер — akşam oldu
подошла́ о́сень — sonbahar gelip çattı
6) uymak, elvermek; işine gelmek, (işine) yaramak; uygun düşmek; yakışmak ( быть к лицу)это сло́во (здесь) не подхо́дит — bu kelime uygun düşmüyor
э́тот мото́р нам подойдёт — bu motor işimize yarar
пальто́ ему́ не подошло́ — palto kendisine uymadı
ва́ше предложе́ние мне не подойдёт — teklifiniz bana elvermez / işime gelmez
••наш о́тпуск подхо́дит к концу́ — tatilimizin sonu yaklaşıyor
-
6 be in the offing
n. yakın olmak (zaman), eli kulağında olmak -
7 be on one's last legs
bir ayağı çukurda olmak, ölümü yakın olmak -
8 impend
v. sarkmak, asılı olmak, yakın olmak, tehdit oluşturmak -
9 be in the offing
n. yakın olmak (zaman), eli kulağında olmak -
10 be on one's last legs
bir ayağı çukurda olmak, ölümü yakın olmak -
11 impend
v. sarkmak, asılı olmak, yakın olmak, tehdit oluşturmak -
12 bevorstehen
eli kulağında olmakgerçekleşmesi yakın olmak -
13 adjoin
bitistirmek; eklemek, katmak; bitisik olmak, çok yakin olmak -
14 come, be within striking distance of
(to come very close to.) çok yakınına gelmek, çok yakın olmakEnglish-Turkish dictionary > come, be within striking distance of
-
15 overhang
n. sarkan şey, çıkıntı————————v. üzerine sarkmak, tehdit etmek, yakın olmak, sarkmak, çıkıntı yapmak* * *1. sark (v.) 2. çıkıntı (n.) -
16 naheliegen
nahe|liegenirr vi yakın olmak;es liegt nahe, dass sie uns besuchen kommt bize geleceği akla yakındır -
17 naheliegend
\naheliegend sein akla yakın olmak -
18 nahestehen
-
19 naheliegen
akla yakın olmak -
20 avoisiner
v tyakın olmak◊Le total avoisinait le millier d'euros. — Toplam bin euro'ya yakındı.
См. также в других словарях:
günleri sayılı olmak — 1) ölümü yakın olmak 2) bir yerde kalmak için ancak birkaç günü bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
el iyisi olmak — yakın çevresine değil, yabancılara yardımcı olmayı sevmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
canciğer olmak — birbiriyle çok yakın arkadaş olmak Birbirinizin yüzüne karşı canciğer olursunuz fakat sekiz on adım ayrıldığınız gibi başka birine mükemmel çekiştirirsiniz. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
istim üstünde olmak — 1) buharla işleyen araçlar kalkmaya hazır duruma gelmek Gemi istim üstünde, kalkması yakın. Demir almak için süvari bekleniyordu. Z. Selimoğlu 2) mec. hemen gidecek durumda bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
KEVD — Yakın olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KÜNU' — Yakın olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEDENNÜ' — Yakın olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEDNİK — Yakın olmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
DENAVET — Yakın olmak, yakınlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HAYNUNET — Yakın olmak, yaklaşmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MEKAD(E) — Yakın olmak, yakınlık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük